Az önce X-Men serisinin son filminden çıktım. Spoiler olmaması için de film hakkındaki yorumlarımı bir yerlere gizledim. Eğer filme gitmek istiyorsanız okumayın bence.
Sat, 27 May 2006
Fri, 26 May 2006
Hep böyle başlar...
- Abi MPEG var, DivX var... Kim ne yapsın ki WMV'yi?
- Yok abi MP3 varken OGG Vorbis varken bu WMA denen şeyi kim, neden kullansın ki?
Şimdi de Windows Media Photo diye bir icatla çıkıyorlar karşımıza. Çok değil, 4-5 yıl içinde WMP destekli fotoğraf makineleri ve yazıcılar, haliyle DRM korumalı WMP gibi dosya biçimleri göreceğimizden şüphe ediyorum. En kısa zamanda WMP'ye alternatif olabilecek, kaliteli, iyi sıkıştırma yapan bir resim dosyası formatı (lütfen PNG demeyin, 24bit fotoğraflarda kendisinin pek iyi sıkıştırdığını sanmıyorum) ortaya çıkıp özellikle Windows ile iyice entegre olmazsa dosya biçiminden bağımsız kalmış tek alanı da kaybedeceğimizden korkuyorum.
Tue, 23 May 2006
Sonunda kaç gündür yazmak isteyipte bir türlü vakit bulamadığım şenlik yazısını yazdım. Okumak isteyenleri şöyle alalım: Fazlamesai.net
Mon, 22 May 2006
Bugün öğlen birşeyler atıştırmaya çıktığım sırada nefis bir yemek mekanı buldum. Tunalı Hilmi'de, Aynalı Çarşı'nın karşısında, kaldırım seviyesinin biraz altında. Adı Tunalı Park. Bugün biftekli sandviç yiyip yanında karışık meyve suyu içtim. Kesinlikle hayatımda yediğim en iyi biftekli sandviç'ti. Ekmeğin arasında bol miktarda mantar ve erimiş kaşar vardı. Biftekte tam kıvamında pişmişti. Bu kadar nefis bir yemek, yanında bol bol garnitürle birlikte Tunalı ortalamasının altında bir fiyatla satılıyor. Bence yolunuz o taraflara düşerse kaçırmayın, bir uğrayın.
Not: Hayır, bu reklam kokan blog girdisini yazmak için oradan para almadığım gibi üzerine yemeği yemek için adamlara para verdim. Kendileriyle müşterileri olmak dışında bir ilişiğim yoktur.
Fri, 19 May 2006
Şenlik fotoğraflarının yüksek çözünürlüklü hallerini de sonunda arkadaşlarının yanına yükledim. Galeri'de orta boyunu gördükten sonra fotoğrafın üzerine tıklayarak indirebilirsiniz.
Mon, 15 May 2006
Şenlik fotoğrafları sanal ortamlarda yerini aldı. Henüz fırsat olmadığından yüksek çözünürlüklü hallerini yükleyemedim. Onlar da ilk fırsatta arkadaşlarına katılacaklar.
Sun, 14 May 2006
Evet, memur zihniyetli DHCP sunucusu sebebiyle bir kere daha tam olarak canlı yayın yapamadığım güzel şenlik bitti. Şenliğin geneli hakkında bir değerlendirmeden önce girdiğim son iki sunum ile kapanış töreninden biraz bahsedeyim.
Öğlen arasından sonra Murat Üstüntaş'ın PF sunumuna girdim. Sunum genel olarak ağır bir tempoda ilerledi. Özellikle CIDR notasyonu gibi bazı konuların da anlatılması sebebiyle biraz ek uzamalar oluştu. Bunların toplanıp biraraya gelmesi sonucunda ise ne yazık ki sunum, sunuma ayrılan süreye sığmadı. Haliyle sunumun en keyifli konularından biri olan bant genişliği biçimlendirme gibi şeylerin üzerinde fazla durulamadı. Sürenin yetmemesine rağmen son derece dolu dolu ve PF'in tüm yeteneklerini gösteren bir sunumdu. Bir zamanlar yazdığım pf.conf dosyasının neden çalışmadığını da arada anlamış oldum... (kural sıralamasındanmış)
PF sunumundan sonra ODTÜ'nün çimlerine biraz yayılıp dinlendim ve herkese açık kablosuz ağ sahibi olan biri olarak Huzeyfe Önal'ın "Kablosuz Ağlar ve Güvenlik" sunumunun yolunu tuttum.
Huzeyfe Önal'ın sunumu doğrudan doğruya Enderunix birikimi ve kalitesini yansıtıyordu. Sunumu temposu bir dakika dahi düşmeden, alabildiğine güncel örnekler üzerinden giderek tamamladı. Ne yazık ki sunumun asıl keyifli kısmı olan açık bir kablosuz ağı dinleme ve örnek bir saldırı girişimi gerçekleştirilemedi. Bİr saatlik bir sunum için son derece detaylı ve bilgilendiriciydi.
Son sunumun ardından biraz ara verildikten sonra kapanış törenine geçildi. Kapanış töreni her yıl olduğu gibi eğlenceliydi. Ali Erdinç Köroğlu'nun her yıl olduğu gibi ödül zengini olduğu törende eğlence dozu geçen yıllara oranla daha yüksek gibiydi. Kapanış töreninde dikkat çeken bir durum ise "Alternatif Yılın Pengueni Ödülleri"nin verilmemesiydi. Bunun sebebinin ligin son maçlarının yaklaşıyor olması mı, yoksa geçen yılki ödüller üzerine yapılan tartışmalar mı olduğunu ise hiç bir zaman bilemeyeceğiz.
Yılın pengueni ödüllerinde bu yıl Necdet Yücel ve Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi tam anlamıyla parladı! Ödüllerin büyük bir kısmı ÇOMU bağlantılı insanlara verildi. Her ne kadar uzun yıllardan beri dağıtım CD'leri indirmek için daima tercih ettiğim yansı olan com.edu.tr FTP sunucusunu çalıştırmaları gibi hizmetlerle takdirimi topladılarsa da özellikle son yıllarda bunun üzerine dahada aktif hale gelen ve "üreten" kullanıcı kitlesiyle Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi'nin bu ödüllerin tamamını fazlasıyla hak ettiğini düşünüyor ve kendilerini tebrik ediyorum.
Böylece 5. Linux ve Özgür Yazılım Şenliği'nden yaptığım yarı-canlı yayının sonuna geliyoruz. Gelecek yıllarda daha güzel şenliklerde görüşmek üzere!
Not: Canlı yayının ardından daha derli toplu bir özeti de en kısa zamanda fazlamesai.net'te yayınlamaya çalışacağım ki gelmeyenler iyice bir çatlasın.
Biraz gecikmeli de olsa Çağıl Uluşahin'in LaTeX sunumuna yetişebildim. Şenliğin en sevdiğim yanı iyi bildiğimi düşündüğüm konularda bile daha öğrenecek çok şeyim olduğunu bana hatırlatması. Bunun bir örneğini RegEx sunumunda görmüştüm. Dİğer bir örneğini ise bu sunumda ltoh programını keşfederek gördüm. Bugüne kadar LaTeX'ten HTML üretmek için tth ve HeVeA kullanmıştım fakat ltoh'in ürettiği çıktı görebildiğim kadarıyla ikisinden de daha başarılı.
Sabah sunumları sadece benim gibi sunumu izlemeye çalışanlar için değil sunumu yapanlar için de sorun oluyor. Bu sabah Çağıl Uluşahin'in örnek olarak hazırladığı LaTeX belgelerini derlerken yaşadığı uykulu kafa problemiydi...
Bu yıl geçti fakat gelecek yıl şu sabah uyanma konusu üzerinde biraz daha uğraşmam lazım.
Sat, 13 May 2006
Az önce Eray Özkural'ın Beowulf sunumundan çıktım. Geçen yıl Bülent Özel'den dinlediğim Beowulf sunumunun aksine bu sunumda bağlantı biçimleri gibi şeylerden çok kullanılan yazılımlar ve konfigürasyon örnekleri üzerinden gidildi. Özellikle Bilkent Üniversitesi'nin 48 makinalık skynet kümesine bağlanıp gerçek, çalışan bir kümenin nasıl olduğunu görmek iyiydi.
Her sabah sunumu gibi bu sunuma da geç girebildim. Bunda tembelliğimin payını inkar etmem mümkün değilse de asıl öğrendiğim şey bilmediğim yerlerde toplu taşım kullanırken daha dikkatli olmam gerektiğiydi. Tabii bunu öğrenmek için kendimi ODTÜ'nün tanımadığım bir bölgesinde bulmam ve sunumun ilk yarım saatini kaçırmam gerekti.
Bu satırları ise Xynth sunumundan yazıyorum, projeksiyonda ise LBreakout var... Neler kaçırdığınızı düşünün...
Peki bu yazıyı neden blog'a 23:00 sularında giriyorum? Çünkü anladığım kadarıyla ODTÜ'nün DHCP sunucuları memur zihniyetiyle çalışıyor. Haliyle hafta içi 17:30 dan sonra, hafta sonu ise günün herhangi bir saatinde DHCP'den IP almak mümkün olmuyor. Yani, en azından bugün mümkün olmadı. Neyse, ODTÜ'nün beni dava etmesine sebep olacak şeyler yazmadan önce sunumlara geçeyim...
Xynth sunumu son derece eğlenceliydi. Her ne kadar Xynth geliştiricileri klasik anlamda bildiğimiz tarzda sunum hazırlamışlarsa da izleyicilerin de oylarıyla sunumu belli slaytlar üzerinden yapmak yerine uygulamalı olarak gerçekleştirmeye karar verdiler. Şenlikteki diğer sunumlara oranla biraz daha kısa bir sunum gerçekleşmiş olsa da Alper Akcan'ın açtığı 90küsür pencereden sonra Xynth'in saçmalamaması etkileyiciydi. Sunumun ardından ise PSP ve GP2X üzerinde çalışan Xynth'leri kurcalama, onlarla oynama şansımız oldu. Bu arada Xynth ile ilgili diğer bir ilginç nokta da ülkemizde pek ilgi çekmeyen bu yazlımı yurt dışındaki birçok gömülü cihaz üreticisinin ürettikleri aletlerde Xynth kullanmak için sıraya girmiş olması
Öğlen arasından sonraki sunum tüm şenlik boyunca en çok beklediğim sunumdu. Chris Stephenson yine bu yıl da sunumuna ilginç bir başlık bulmuştu: "Lambda Calculus ile programlama". Bu yılki sunum geçen yılki sunumunun biraz daha temellere inmiş haliydi. Geçen yıl sadece temel aritmetik işlemleri ve if yapısını kullanarak Guissepe adlı br programlama dili ortaya çıkartan Stephenson bu yıl işi daha da ileri götürmüştü. Bu sefer ne sayıları, ne de aritmetik operatörleri olmayan bir programlama ortamında tüm bu işlemleri lambda calculus kullanarak gerçekleştirdi. Bize de ağzımız açık bir şekilde sunumu izlemek düştü...
Günün son sunumu ise Vehbi Sinan Tunalıoğlu ve Herald Schmidtbauer (umarım adını doğru yazmışımdır) tarafından yapılan "R Project ile uygulamalı istatistik" sunumuydu. Sunumun tek sorunu bu sunum için ayrılan bir saatlik sürenin fazlasıyla yetersiz olmasıydı. Sunum ancak LKD üyelerinin salonu basması ile sona erdi. İnsanın bir konuyu çok sevip, iyi bilip üzerine anlatacak birçok şeyi olmasının böyle zararları da var işte.
Yarın şenliğin son günü. Bakalım ne maceralar bizi bekliyor...
Fri, 12 May 2006
İki gün oldu ve hala ayaktayım! Son sunum olan Kerberos'a neyseki dertsiz, tasasız bir şekilde katılabildim. Kerberos uzun zamandır öğrenmeyi planlayıp, realm ve ticket gibi kelimeleri görünce korup vazgeçtiğim bir konuydu. Necdet Yücel sağolsun Kerberos'u son derece sade, tane tane ve güzel bir TÜrkçe kullanarak anlattı, ben de anlayabildim. Sunumun ardından ibraz boş vakitte kalması üzerine kendisinden biraz askerlik anısı dinleme şansımız da oldu.
İkinci günün sonunda en çok üzüldüğüm şey Pardus sunumlarını kaçırmam oldu. Ne yazık ki diğer salonlardaki sunumları takip etmekten Pardus sunumuna vakit ayıramadım. Neyse, belki ODTÜ TV kayıtları yayınlar da izleyebilirim. Yarın Cumartesi, yani şenliğin asıl canlanma günü. Bakalım neler olacak...
Not: Yarın A salonunu işgal edeceğim.
Az önce ofisten gelen bir telefon üzerine Yavuz Selim Kömür'ün "Bir Linux Router Hikayesi" sunumunu soru cevap bölümünün sonunu beklemeden terk etmem gerekti. Gerçi sunumun dinlediğim kısmında duyduğum sayılar da beni etkilemeye yetti. Özellikle Cisco'nun ATM makinaları için konuşulan fiyatlar kulağımı acıttı diyebilirim. Bu konular benim gibi 10USD'lik ethernet kartlarının dünyasında yaşayanlar için çok ağır doğrusu. Büyük sayıların yol açtığı algı problemleri haricinde oldukça güzel bir sunumdu. Özellikle farklı tiplerde donanımları kendisi inşa etmek isteyenler için güzel bilgiler içeriyordu.
Bundan sonra umarım bir terslik çıkmaz da Necdet Yücel'in Kerberos sunumunu izleyebilirim.
Buradan LKD yetkililerine sesleniyorum. Bırakın şenlik yapmayı falan! Dernek bütçesinin öncelikli olarak ucuza insan klonlama tekniklerinin geliştirilmesine aktarılmasını teklif ediyorum! Aynı anda "Kriptolu dosya sistemi", "ÇOMAR", "Postfix", "Aikido" ve "Kadınlar ve Linux" sunumu olmaz ki! Çağlar Ülküderner bir önceki sunumda "Her tercih bir vazgeçiştir" derken bunu kastediyormuş demekki.
Ben de pişman olmayacağım bir tercih yaptığımı düşünerek Kadınlar ve GNU/Linux sunumuna girmeye karar verdim. İlk başta sunum içeriğinin biraz zayıf olduğunu düşünmedim değil. Özellikle konuların hızlı geçmesi ve slaytlarda yazanların pek ötesine geçmemesi biraz umudumu kırdı. Ancak özellikle sunum bittikten sonra yaşanan tartışma son derece zevkli geçti ve Pınar Yanardağ'da konuya hakim olduğunu daha iyi bir şekilde gösterme fırsatı yakaladı.
"Kadınlar ve GNU/Linux"un hemen ardından Oğuz Yarımtepe'nin Aikido ve GNU/Linux benzerliğini işleyen sunumu başladı (ve hala devam ediyor). Öncelikle Oğuz Yarımtepe'nin giydiği ve adını hatırlayamadığım kıyafet sayesinde bu sunum şimdiden en iyi kostüm oskarını haketti. Peki kostüm dışında ne vardı bu sunumda? Ai, Ki ve Do ile GNU/Linux arasındaki bağlantı son derece iyi bir şekilde kurulmuş. Özellikle uzakdoğu felsefesine meraklıysanız ve kaçırdıysanız, çok şey kaçırdınız demektir!
Not: Sanıyorum Serdar Köylü'nün Pazar sabahı sunumu iptal olmuş, onun yerine Kadınlar ve GNU/Linux konusunun derinlemesine tartışılması planlanıyor. Kaçırmayın.
Az önce "Bilişimci olmayan penguenler Linux'u nasıl görüyor?" penelinden çıktım. Diğer sunumlardan farklı olarak bu paneli izlemeye üniversiteye hazırlanan bir grup öğrenci de katılmıştı. Öğrencilerin de bulunması tabiiki panelin içeriğinde bir miktar kaymaya sebep oldu. Konuşmalarda daha çok "GNU/Linux ve özgür yazılım nedir, neden önemlidir?" havası hakim oldu.
Panel, katılan penguenler için güzel, doyurucu bir içeriğe sahip olsa da konudan tamamen habersiz bir grup lise öğrencisi için biraz anlaşılmaz, hatta sıkıcı kaçmış olabilir. Çünkü her ne kadar gerek Ethem Derman, gerekse Çağlar Ülküderner son derece canlı ve eğlenceli bir şekilde konuşmuş olsalar da bahsettikleri konuların o yaştaki gençlerin dikkatlerini ne kadar çekeceği konusunda şüphelerim var. Yine de özellikle Ali Işıngör'ün basın, grafik, modelleme gibi alanlarda özgür yazılımların kullanımı hakkında, son derece gerçekçi bir bakış açısıyla, bahsettiği konuların gelen öğrenciler üzerinde olumlu bir etkiye yol açtığını düşünüyorum.
Tonguç Yumruk şenlik alanından bildirmeye devam ediyor. Az önce Bora Güngören ve Volkan Erol'un "Güvenilir İşletim Sistemi Mimarileri" sunumundan çıktım. Doğruyu söylemem gerekirse RMS'in "Treacherous computing" olarak adlandırdığı bu kavramın her geçen gün özgür yazılım etkinliklerinde daha çok görünür hale gelmesi beni korkutuyor. Evet, belki RMS paranoyak bir komplo teorisyenidir, fakat içine bakmaya kalktığım zaman kendini yok edecek olan bir yongaya güvenmek bana en az "Kapalı kodlu yazılım, kodları ortada olmadığı için daha güvenlidir" savunması kadar anlamsız geliyor.
Neyse, TC pek sağlam tahta gibi görünmese de en azından açık bir şekilde, uluslararası katılımla geliştirilen bir OpenTC projesinin varlığı olaydaki "Ya NSA dosyalarımı koklarsa" paranoyasının önüne biraz geçebilir. Hiç değilse dosyalarımı koklayan sadece NSA olmayacak...
Günün anlam ve önemine ithafen, tüm özgürlük düşkünleri için RMS'ten gelsin: Can You Trust Your Computer?
Thu, 11 May 2006
Evet, günün sonunda yeniden evimdeyim. Son sunum olan KDE4'ten çıktım ve hala KDE'ye karşı en ufak bir sempati beslemeye başlayamadım.
Günün son sunumu olarak KDE4'ü seçmemin tek sebebi KDE ile yıldızımın barışması umudu değildi tabiiki. Bir diğer sebebi de ikisi de Pardus ve KDE geliştiricisi olan Barış Metin ve İsmail Dönmez tarafından yapılıyor olmasıydı. Pardus geliştiricileriyle ilgili kafamda sabitleşmiş bir imaj var: "Pardus geliştiricisi neşeli olur!" Barış Metin ve İsmail Dönmez'de bu kuralın istisnası değillerdi. Sunum neredeyse iki kişilik bir komedi gösterisi kıvamında son derece eğlenceliydi. Bu arada sunumdaki slaytların da eskiye oranla daha profesyonelce hazırlandığı da gözümden kaçmadı. Ne yazık ki bu eğlenceli sunum da benim KDE ile yıldızımı barıştırmaya yetmedi.
Sanıyorum sorun "Phonon"dan bahsedilirken farkettiğim, KDE tayfasının genelde "Bizim API'miz en güzeli, diğer kütüphaneleri ya kullanmayalım, ya da oturup bunlara kendi API standartlarımıza uygun wrapperlar yazalım." şeklinde düşünmeleri. Doğrusu o projelerin içine dahil olup ortak bir çalışma ile uzlaşmaya varmak yerine böyle bir çabaya girişmenin yanlış olduğunu düşünüyorum. Neyse, en azından D-Bus ve HAL kullanmaya karar vermişler. Darısı Cairo'nun başına.
Sabah açılı konuşmasını kaçırıp bir de üstüne günün ortasında ofise çağrılıp S. Çağlar Onur'un sunumunu kaçırınca bugün benim için bir bakıma yarım şenlik günü gibi oldu. İnşallah yarın sabahtan başlayarak kesintisiz bir şekilde planladığım tüm sunumlara gireceğim. Şimdi, yarına hazırlanmak için dinlenme vakti...
Not: Cor3 grubunun CL sunumundan sonraki Emacs & SLIME oturumunu kaçırdığım için üzülüyordum fakat anlaşılan beklendiği kadar detaylı birşey olamamış. Yani çok şey kaçırmamışım. Bilgi ekibi de geldiği zaman zorla bir salon zaptedip insanların çenelerinin düşmesine sebep olacak SLIME atraksiyonları göstermeyi teklif ediyorum.
Not2: Cor3 sunumuna ilişkin bir detayı vermeyi unutmuşum. Sunum bir Common Lisp sunumu için sıradışı derecede kalabalıktı. Hatta neredeyse oturacak yer yoktu. Galiba gerçekten birşeyler değişmeye başlıyor. ECLM, ECLM duy sesimizi...
Az önce Sezai Yılmaz'ın RegEx sunumundan çıktım, şimdi de hiç yıldızımın barışmadığı KDE ile barıabilmek umuduyla KDE4 sunumuna gidiyorum.
RegEx sunumu içerik olarak başarılı olsa ve günlük hayattan güzel örnekler içerse de biraz donuk ve okul dersi havasındaydı. Yine de en azından sed ile ilgili bilmediğim birşeyi öğrenme fırsatı yakaladım.
tonguc@terra:~$ sed s@linux@gnu/linux@g < EULA.txt
Evet böyle de oluyormuş!
Gelir gelmez ilk iş Cor3 ekibinin Common Lisp sunumunda yerimi aldım. Cor3 ekibi sunumda önce daha önce başta Java olmak üzere diğer uygulama geliştirme platformları üzerinde yaşadıkları sorunlardan bahsettikten sonra Common Lisp'in bu sorunlara getirdiği çözümlerden bahsetti. Son olarakta geliştirdikleri CL tabanlı uygulamaları kısaca açıkladılar. Sunum bittikten sonra ise öğlen arasını diğer meraklı insanlarla birlikte bir Emacs/SLIME tanıtımına ayırdılar.
Bu arada sağolsun şarjlı pillerim beni yarı yolda bıraktı ve şu anda fotoğraf çekemiyorum. İlk gün biraz fotoğrafsız olacak artık.
Not: ODTÜ'de Kablosuz internetten faydalanabilmek için MAC adresinizi kaydettirmeniz gerekiyor, gelecek olanların aklında bulunsun.
Son dakikada çıkan aksilikler sebebiyle açılış törenini kaçırmış olsam da birazdan evimden çıkıp şenlik alanına doğru yola koyuluyorum. Bu yıl ieee802.11g ve ipw2200'ün sponsorluğunda Şenlik alanından gerçek zamanlı olarak blog tutmayı denemeyi planlıyorum, bakalım nasıl olacak...