Anlık olaylar, fikirler, gudik ismail vs...
Sat, 01 Jun 2013
Sevgili Recep, senin güvenliği sağlayacak dediğin polis halkını yaralıyor, öldürüyor. Ondan da bahset!
Sevgili Recep, topçu kışlası AVM olacak, rezidans olacak diyen kimdi? Ne yaparsanız yapın biz bunu yaparız diyen CeHaPe miydi?
Sevgili Recep, gezi parkındaki barışçıl protestoyu bu haline getiren ideoloji değil, senin polisindir. Şu anki gösterileri yapanlar arasında her ideolojiden insan var. Belki de şu hayattaki yegane başarın bu kadar farklı insanı bir araya getirmektir.
Sevgili Recep, sana kalsa bu insanlar TOKI'nin evlerinde yaşasın, biraz yağmur yağınca da ölsün!
Sevgili Recep, kışladan önce de dağ, tepe doğa vardı orada. Hazır geçmişe gitmişken iyice git bari, doğaya bırak orayı.
Sevgili Recep, varsayalım ki tüm dediklerin doğru, varsayalım ki sen İstanbul'un havasını, suyunu, çöplerini temizledin. Karşılığında ne aldın? Özgürlüğü!
Faşist sensin, tivit de... Neyse...
Medyayı kapatan, konuşturmayan sensin
Senin panzerlerin çevreye meydanlardaki yüzbinlerden daha fazla zarar veriyor!
Bazen, bazı şeylerin zamanlaması öyle tuhaf oluyor ki, insan ne tepki vereceğini şaşırıyor.
31 Mayıs 2013 - Türkiye Özgür Yazılım Camiası'nın sevilen bir üyesi Kerem Can Karakaş geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybetti. Kendisi daha önce çeşitli ortamlarda muhabbet etme imkanı bulduğum, sevdiğim bir insandı. Böyle ani bir şekilde aramızdan ayrılması bir şok etkisi yaratmadı dersem yalan olur.
31 Mayıs 2013 - Anadolu insanı 1000 yıldır yapmadığı birşeyi yaptı: Birlik halinde, haklarını aramak için yöneticilerine karşı ayaklandı. Evet, daha önce bu halkın birlik olduğu pek çok durumun hikayesi tarihte anlatılır. Ama benim kısıtlı tarih bilgimle anlayabildiğim kadarıyla ilk defa din, ırk, mezhep, politik görüş ayrımı gözetmeden yüzbinlerce, belki milyonlarca insan temel haklarını aramak için birlik halinde sokaklara döküldü. İşte bu olayı tarihi anlamda önemli, oyunun kurallarını değiştirecek kadar kritik kılan şey budur.
Son olarak, Anadolu insanının bu gücü bulması için gösterdiği çabadan ötürü Recep beye sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Onun diktatörlük yönündeki yoğun çabası olmasaydı, bugün bu insanlar bu uyanışı yaşayamazlardı. Ayrıca günün sonundaki ölü, yaralı sayısına ve polisin kullandığı yöntemlere baktığımızda kendisinin Kemal beyi Avrupalı sosyalistlere karşı haksız çıkarmamak için gösterdiği çabalar da gözlerimi yaşarttı diyebilirim.
Son olarak iki not:
- Bugün Taksim'de olan, olmak isteyip de olamayan, olamayıp da başka şekillerde destek vermeye çalışan herkese sonsuz teşekkürler. Bu ülkede bir gün demokrasi olacaksa, sizin sayenizde olacak.
- Recep bey: Binlerce mensubu sizi korumakla yükümlü olan polis teşkilatınızın halkınıza karşı tutumu açık ve net bir şekilde "Kendi halkına karşı kimyasal silah kullanmak" sayılır. Bu size bir "kardeşiniz" hakkında vaktiyle yaptığınız bazı beyanları hatırlattı mı?
Sat, 20 Oct 2012
Başlığı görüp heyecanlandınız değil mi? Anlaşılan böyle şeyler sadece Türkiye'de olmuyormuş. Nasıl şeyler mi?
ABD'nin Minnesota eyaletinin yasalarına göre insanlara ücretsiz Üniversite seviyesinde (Üniversite demişken, Stanford, UC Berkeley gibi üniversiteler tarafından hazırlanan bir içerikten bahsediyorum) dersler sunan Coursera sitesinin aktivitelerini o eyaletin içerisinde sürdürebilmesi için eyaletin ilgili birimine kaydolması ve yılda 12000USD civarı bir ücret ödemesi gerektiği ortaya çıktı. Bunun üzerine site kullanım koşullarına Minnesota vatandaşlarının siteden ders almaması veya alacaklarsa komşu eyaletlerden siteye girmesi şartını koydu. The Register'ın dediği gibi, Güney Dakota, Kuzey Dakota, Iowa ve Wisconsin'in internet kafeleri, ek masaları hazırlayın!
Sat, 06 Oct 2012
Son dönemde hayvan hakları adına yapılan protestolarla ilgili tartışılırken en çok karşılaştığım argümanlardan biri "Avrupa'da sokakta hayvan göremezsin" şeklindeki "Ben muasır medeniyet gördüm, hiç hayvan yoktu" temalı savunma. Çok fazla tartışmaya girmeden konuyla ilişkili bir resim ile durumu özetleyeyim dedim.
Merak edenler için, mekan Britanyanın ilim irfan yuvası Cambridge, üstelik öyle rastgele bir çayır falan değil, şehrin göbeğindeki bir park (yeşil oka bakacaksınız, niyeyse kırmızı olanı kapatmanın yolunu bulamadım). Gerekirse konuya Londra'nın göbeğindeki sincaplar veya Göteborg'un her yanındaki ördeklere ilişkin delilleri paylaşarak devam ederim ama neyse.
Unutmayalım, canlı hayatının olmadığı bir şehir, ölü bir şehirdir.
Sat, 07 Apr 2012
Londra'dan trene bindim, Edinburgh'ya vardığımda arkadaşım işaret edip "şu adamı görüyor musun, işte o İskoçya Başbakanı" diyene kadar İskoçya Başbakanı ile aynı trende olduğumu bilmiyordum.
Zincirlikuyu'dan taksiye bindim, Barbaros bulvarında trafik kilitlendiği anda taksiciyle birlikte Başbakan'ın Dolmabahçe'ye gideceğini biliyorduk.