"İstesek Twitter'a erişimi engellerdik." Bu beyan Gezi Direnişi hakkında konuşan bir bakanın (hangisi olduğunu hatırlamıyorum ama farketmez, zira hepsi birbirine benziyor) beyanıydı. Bu ifadedeki sosyal ve politik çarpıklıklardan şimdi bahsetmek istemiyorum. Onun yerine beni asıl dehşete düşüren şeyden bahsedeceğim: İsteseler, gerçekten engelleyebilirlerdi.
1970'lerin başında, bugün İnternet dediğimiz devasa yapının altında yatan TCP ve IP protokolleri ilk defa ABD'nin çeşitli şehirlerindeki 4 (yazıyla: dört) bilgisayarı birbirine bağlamak için kullanıldığında en önemli hedeflerden biri sistemin bir veya birkaç bileşeninin zarar görmesi, erişilememesi (o yılların lügatına bakacak olursak: nükleer saldırıya uğraması) halinde sistemin geri kalan bileşenleri arasındaki iletişimin sürdürülebilmesi idi. İşte İnternet dediğimiz şeyi bu kadar başarılı kılan temel fikir bu "engellemelere karşı dayanıklılık" fikriydi. Sistem öylesine güzel tasarlanmıştı ki, İnternet'e bağlı herhangi bir bilgisayarın devre dışı kalması sadece o bilgisayar üzerindeki kaynaklara erişilememesi anlamına gelir. O kaynaklar kaybolsa dahi milyarlarca bilgisayarın oluşturduğu devasa ağ işlemeye devam edecektir. Daha net ifade etmek gerekirse: Bir gün Twitter'ı komple engelleyebilirler, ama Twitter engellense de siz İnternet'teki diğer web sitelerine erişmeye devam edebilirsiniz ve bu erişebildiğiniz sitelerden bazıları (büyük olasılıkla <küçük harf>tunnel tarzı bir ismi olacaktır) size dolaylı yoldan da olsa Twitter'daki içeriği sunmaya devam eder.
Peki nedir İnternet'i bu kadar dayanıklı kılan şey? Bu sorunun cevabı İnternet dediğimiz şeyin teknolojisinden çok o teknolojinin ortaya çıkarttığı dokusunda gizlidir. Eğer Google'a "Map of the Internet" yazarsanız karşınıza Internet'in çeşitli şekillerde hazırlanmış haritaları çıkacaktır. Bu haritaların ortak noktası ise haritalarda görebildiğiniz değil, göremediğiniz bir şeydir: İnternet'in merkezi. İnternet dediğimiz şeyi dayanıklı kılan işte budur. İnternet'in bir merkezi, yönetildiği tek bir nokta veya tek bir girişi yoktur. İnternet dünya üzerindeki milyarlarca bilgisayarın birden fazla şekilde birbirine bağlanması ile ortaya çıkmış karman çorman bir yapıdır. İşte bu sebeple İnternet kapatılamaz, engellenemez. Siz bir defa o karman çorman yapıya kendinizi dahil etmenin bir yolunu bulduğunuz anda bağlandığınız noktadan İnternet'in köşe bucak her noktasına erişebilirsiniz.
İnternet'in temelini oluşturan pek çok protokol de işte bu dağınık, karman çorman yapıya uyum sağlayacak şekilde tasarlanmıştır. Web'de gezmek için kullandığınız HTTP, e-posta göndermek için kullandığınız SMTP, anında mesajlaşma için (büyük olasılıkla farkında olmadan) kullandığınız XMPP gibi protokollerin hepsi merkezsiz çalışacak şekilde tasarlanmıştır. İşte bu sayede bir gün gelip de çok sevgili devletimiz, bizim iyiliğimiz için, Google'ın bütün servislerine erişimi keserse GMail kullanıcıları ile iletişimimiz sekteye uğrayacaktır, evet. Ancak yine de diğer e-posta sağlayıcılarının kullananlar (veya benim gibi kendi e-posta sunucusunu işletenler) arasında iletişim hiçbir kesintiye uğramadan devam edecektir.
Peki Twitter (veya Facebook veya Google Plus veya...) bütün bunlara nasıl bağlanıyor? Çok basit. Twitter Gezi Direnişi süresince pek çok insanın birincil haber kaynağı haline geldi. Kendi adıma ben olan bitenin çoğunu oradan takip ettim. Peki ya Twitter bir şekilde ulaşılamaz olsaydı? O zaman bundan zarar gören sadece Twitter kullanıcılarının bir kesimi değil, tüm kullanıcılar olurdu. Basitçe: Twitter'a erişimin kısmen engellenmesi gibi bir ihtimal olamaz. Twitter'a yapılacak herhangi bir müdahale tüm Twitter kullanıcılarını etkileyecektir. Kısacası: Twitter, İnternet veya e-posta kadar dayanıklı bir teknoloji değildir.
Twitter nasıl işler? Özünde Twitter'ın altında yatan teknoloji oldukça basittir. Dünyanın bir (veya birkaç) noktasında kümelenmiş halde binlerce bilgisayar bulunur. Bu bilgisayarlar dünyanın her yanından Twitter'a gelen HTTP isteklerini alır, cevap verirler. Kısacası Twitter'a erişimi engellemek istiyorsanız tek yapmanız gereken bu birkaç bin bilgisayara erişimi engellemektir. Böyle yazınca bu sayı çok yüksek gibi görünse de aslında bu birkaç bin IP adresini bulduktan sonra engellemek gayet kolaydır.
Peki bu problem nasıl çözülür? Çok basit, Twitter'ı federe çalışan bir sistem haline getirerek. Bu sayede her kullanıcı istediği sunucu üzerinde kendi Twitter'ını çalıştırabilir, bir kullanıcı tarafından diğerine bir bilgi iletilmesi gerektiğinde bu doğrudan iki Federe Twitter sunucusu arasındaki iletişimle yapılabilir. Tabii takdir edersiniz ki bu fikri ilk bulan kurnaz ben değilim. Halihazırda bunu sağlayan bir teknoloji mevcut. OStatus protokolü ve StatusNet yazılımı tam olarak bu bahsettiğim federal yapıyı oluşturmak için tasarlanmıştır. Bu protkol ve onu implement eden yazılımlar sayesinde isteyen her kullanıcı kendi mikro blog sitesini çalıştırabilir, veya istediği herhangi bir servis sağlayıcı üzerinden bu hizmete ulaşabilir (aynen e-posta'da olduğu gibi). Bu sayede, bir servis sağlayıcının herhangi bir sebepten servis dışı kalması halinde ağı oluşturan diğer kullanıcılar kendi aralarında iletişime devam edebilirler.
Günümüzde Twitter tarzı ortamların ne kadar yoğun bir biçimde ciddi haber alma kaynaklarına dönüştiği göz önüne alındığı zaman bu kaynağın bağımsız çalışabilmesinin önemi daha net bir şekilde kendini göstermektedir. Bu noktada özgür ve dağıtık protokollerin yaygınlaşması kullanıcıların özgürlüklerini garanti altına alacaktır. Bu nedenle yapılması gereken en önemli şeylerden biri insanların bu konuda bilinçli hareket etmeye başlamasıdır. Bu nedenle üşenmeyin, OStatus destekleyen Mikroblog sistemlerine destek verin.
Not: FreedomPi ne oldu diyenler için, kurulumunu bir script haline getirdim, GitHub deposundan edinebilirsiniz.
Not 2: Bugünlerde bir diğper güzel dağıtık protokol olan SIP ile uğraşıyorum. En kısa zamanda SIP ile dağıtık, güvenli ve bedava iletişim konulu bir blog yazısı bekleyin.