Tonguç Yumruk'un Weblog'u
Anlık olaylar, fikirler, gudik ismail vs...

Fri, 27 Jan 2006

Bugün bir süredir yeni albümleri takip etmediğimi farkedip işim gücüm olmamasını da fırsat bilerek evimin yakınlarındaki müzik dükkanına bir uğradım. Yeni gelen albümler pek ilgimi çekmese de oldukça güzel iki albüm buldum.

Birinci albümümüz bir Mehmet Güreli / Ayşe Tütüncü çalışması olan Vapurlar/Blues. Aslında albümün ne olduğuna dair en ufak bir fikrim yoktu. Sadece üzerinde Ayşe Tütüncü'nün ismini görmem almama yetti. Özellikle Ayşe Tütüncü'nün Karnaval albümünü daha yeni çıkarttığını düşününce eski bir albüm olması gerektiğine karar verdim. Sonradan inceleyince anladım ki gerçekten de albüm Vapurlar diye bir filmin film müziği olarak, 1995'te hazırlanmış.

Açıkçası Karnaval albümü benim için biraz fazla deneysel bazı lezzetler içerdiğinden (ve ben daha çok "Çeşitlemeler" kıvamında bir albüm beklentisi içinde olduğumdan) fazla dinlememiştim. Bunun üzerine Vapurlar/Blues tam anlamıyla ilaç gibi geldi. Albüm mükemmel bir piyano/saksafon ikilisiyle açılıyor ve aynı tadını hiç kaybetmeden son dakikasına kadar sürüyor. Albümle ilgili tek şikayetim ise böylesine güzel bir lezzetin çok çabuk (38:04) bitiyor olması. Umarım Ayşe Tütüncü bu tarzda albümler yapmaya devam eder.

İkinci albümümüz ise hiç çekinmeden klarnetin yaşayan en büyük ustası diyebileceğim bir insandan: Mustafa Kandıralı. 1954'te Louis Armstrong ile birlikte klarnet çalmış olan bu güzel insanın şimdiye kadar bulabildiğim albümleri genelde klasik oyun havası ayarındaki albümlerdi. Bugün ise uzun zamandır aradığım, hatta bir ara internetten sipariş etmeye karar verip vazgeçtiğim Caz Roman albümünü buldum.

Baştan söyleyeyeyim, albümün adına bakıp Kandıralı'nın Summertime veya Let's Call The Whole Thing Off çaldığını düşünenler okumayı burada kesebilir. Albüm her oryantal/caz tınısı taşıyan albüm gibi Nihavend Longa ile açılıyor (heralde bu bir tür kural, yoksa caz mafyası albüm çıkarttırmıyor) ve son iki parçaya kadar oldukça klasik tarzda, Üsküdara Gider İken'le, ud taksimi ve Mastika gibi şarkılarla ilerliyor. Ancak özellikle Caz Roman şarkısı Mustafa Kandıralı'nın neden Mustafa Kandıralı olduğunu, aşağıdaki beyanatının ardında nelerin yattığını bize açıklıyor:

- Siz ne dinliyorsunuz, ne seviyorsunuz?
- Radyoyu yastığımın altına koyarım, klasik batı müziği dinlerim. Ben batı müziğinden beslenirim, nağme çıkartırım. Sonra kızım Kısmet gelir, radyoyu alır usulca, uyurum.
Albüm yurtdışı kaydı olduğu için ülkemizde yabancı albüm fiyatına satılıyor ancak verdiğiniz her kuruşa kesinlikle değiyor. İçinde gelen, son zamanlarda neye benzediğini bile unuttuğumuz derecede detaylı, kitapçık ta albümün diğer bir hoşuma giden yanı. Kısacası klarnetten, roman müziğinden, eski türk müziğinden hoşlanıyor, dünyada Hüsnü Şenlendirici'den (kendisini sevmediğimden değil fakat şu aralar insanlar kendisinden gezegende başka klarnetçi yokmuş gibi bahsediyorlar) başka iyi klarnetçiler de olduğunu düşünüyorsanız bu albümü kaçırmayın.

Büyüklerimizin de dediği gibi: Üfle be kandıralı!

FZ'ye Not: UCW belgesi biraz yavaşta olsa yazılıyor, yolda, olacak olacak, çok güzel olacak

[18:52] | [/musiki] | # | G! |

Thu, 26 Jan 2006

Güzel ve hızlı başlamıştı. Önce kesintisiz bir kar yağışı, ardından buz gibi geceler, karlı, bulutlu, güzel günler. Her güzel şey gibi soğuk hava dalgası ve tipi de bitti... Şimdi penceremden bakıyorum, sadece beyaz karın üzerinden yansıyan ve perdelerimi sıkı sıkıya kapatmama sebep olan bir güneş ışığı. Ne yapalım, artık bir dahaki "güzel hava dalgası" için gelecek yılı bekleyeceğiz. En azından elimde bu kaldı.

[11:41] | [/misc] | # | G! |

Mon, 23 Jan 2006

Lisp dünyasından son haberleri hep FZ'mi verecek kardeşim? İşte size UnCommon Web dünyasından bir son dakika haberi. Hoan Ton-That UnCommon Web ile AJAX teknolojisinin nimetlerinden faydalanmayı sağlayan bazı makrolar yazmış. Demo'ya buradan ulaşabilirsiniz. Ne güzel demiş şair:

First there was GOTO, and all was ... bearable ...
GOTO begot the subroutine, and all was ... better ...
The subroutine begot the function, and all was good.

First there the CGI, and all was ... bearable ...
CGI begot the servlet and jsp, and all was ... better ...
Then there was UCW, and all was good.

Geçenlerde nasıl olduğunu bile hatırlamadığım bir şekilde (sanırım ek$i sozluk'te dolaşırken) benim gibi yetmişlere ve öncesine düşkün retro insanlarının çok hoşuna gidecek bir site buldum: Bir Zamanlar. Özellikle arşiv kısmı benim gibi 45'lik vs... toplayanlar için bulunmaz nimet gibi birşey. Tabii .asf uzantılı dosyalar pikaptaki 45'liğin yerini tutmuyor fakat özellikle adını veya kimin söylediğini bilmediğiniz şarkıları ararken işe yarayabilir.

Son olarak başlıktaki ayran konusunu açıklayayım. Bugün nefis hava koşullarını (kar, soğuk bir penguen daha ne ister ki?) değerlendirerek biraderimle biraz yürüyüşe çıktık. Yürürken biraderim (kendisi bilimsel özürlüdür) çevredeki çalıların üzerinde biriken karların olağandışı derecede sert olduğunu farketti. Bunun üzerine aşağıdaki diyalog geçti:

TY = Tonguç Yumruk, JS = Jack Sparrow
JS: Olm bu kar neden bu kadar ağır? Ağır su bu değil mi?
TY: Ağır su nedir bilmiyorsun değil mi?
JS: Böyle içince üzerine ağırlık çöktüren, uyku getiren su değil mi?
    Hani halk dilinde ayran olarak bilinir?
TY: *BSOD*

[20:21] | [/kod] | # | G! |

Thu, 19 Jan 2006

Uzun zamandır müzik hakkında birşey yazmadığımı farkettim, hep CL, hep GNU/Linux olmaz ki kardeşim... Arada değişiklik lazım.

Son beş yılda müzik zevkimin seyrettiği rotaya bakıyorum da, oldukça ilginç bir yol olmuş. 2000'de Heavy Metal'in iyi - kötü ayırd etmeden her türlüsünü dinlediğim zamanlar vardı... Ardından gitgide onlardan sıkılma, farklı şeyler dinleme dönemi. O dönemde Grup Yorum'dan Beethoven'a her telden dinlemişim. 2003'ün ortalarından başlayarak ise gitgide caz denen merete yönelmişim. Şimdilik oradayım. Kimbilir ilerleyen yıllarda ne taraflara gideceğim.

Bütün bunlar olurken farkettiğim birşey ise caz denen şeyin müzik dinleme alışkanlıklarınızda bazı değişikliklere yol açtığı. Dün uzunzmandır dinlemediğim bir şarkıyı (Chris Rea - Blue Cafe) dinlerken daha önce hiç dikkatimi çekmeyen bazı niteliklerin dikkatimi çektiğini farkettim. Müzikle dinlemekten başka bir ilişkisi olmayan ben, böyle şeyleri farketmeye başladıysam acaba bu işle ciddi ciddi uğraşasn insanların müzik dinleme şekli nasıl etkileniyordur acaba? Sanıyorum bu caz denen şey Lisp gibi, dinleyenin bazı şeylere bakışını etkileyebiliyor.

Neyse, fazla derine dalmadan yüzeysel bir insan olmaya devam edeyim. Hazır arkada Fiddler On The Roof çalarken şunu da yazayım. Zenginlik kavramını daha yiyi tanımlayabilecek olan varsa öne çıksın:

There would be one long staircase just going up
And one even longer coming down,
And one more leading nowhere, just for show.

Bir yıldan uzun süredir müzik hakkında yazmadıktan sonra yazacak sadece bunları bulabiliyorsam ya çok kötü bir müzik dinleyicisi, yada çok kötü bir blogger'ım demektir...

Not: Arkaplanda başlarken Fiddler On The Roof - To Life, biterken Far From The Home I Love çalıyordu

Not2: Jimmy Smith güzel bir insan...

[11:59] | [/musiki] | # | G! |

Sun, 15 Jan 2006

Bugün buzdolabımın üzerindeki mıknatısları yeniden düzenledim. Düzenleme sonucunda gıda bakımından ne derece acil yardıma ihtiyacım olduğu ortaya çıkmış oldu. Daha fazla birşey söylemek istemiyor, sizi Million Dollar Homepage'e rakip olabilecek nitelikteki "Milyon Dolarlık Buzdolabı" ile başbaşa bırakıyorum. İyi seyirler.

[14:06] | [/misc] | # | G! |

Sat, 14 Jan 2006

Hep itina edeceğim diyorum, hiç edemiyorum. Sanıyorum yakında yılın en kötü blog tutan insanı seçileceğim. Bir bakıyorum da, en son 22 Arlık 2005'te yazmışım, bari ayıp olmasın, bir özet geçeyim.

Sonunda FZ'ye söz verdiğim UCW belgesini yazmaya başladım. Şimdilik sadece genel olarak Common Lisp'teki OOP mekanizması olan CLOS'tan bahsetmeyi bitirebildim ama emin adımlarla ilerliyor. Gelişimini SVN deposundan takip edebilirsiniz. Eğer TEX sürümünü alıp derlemekle uğraşmak istemiyorsanız bir html sürümü de mevcut. Sanıyorum her türlü geri bildirime ve katkıya açık olduğumu söylememe gerek yok. Ayrıca belgenin gelişimi esnasında olan bitenleri de bir yandan cs-lisp e-posta listesinde tartışıyoruz

Son zamanlarda zamanımı alan bir diğer şey ise Lego konusu. Lego Mindstorms NXT'in duyurulmasıyla başlayan, evimizin deposunda yaptığımız kazı çalışmaları sırasında kendisinin Royal Knight's Castle setini bulmamızla iyice tırmanışa geçen bu takıntının sonu ne olacak bilmiyorum. Yakında 1983'ten bu yana biriktirdiğim ve ne yazık ki 16 - 17 yaşından sonra yüzüne bakmadığım için deponun karanlık köşelerinde çürümeye mahkum olan setlerimi çıkartmak için ikinci bir genişletilmiş kazı çalışması (TM) planlıyorum. Bu arada işte benim gibi diğer lego-sever'ler için birkaç bağlantı:

Yaşıtlarım evlenip çoluk çocuğa karışıyor, benim yaptığıma bak... cık cık cık...

Son olarak Boran'ı gıcık etme amaçlı birşey. Sonunda biraderim de blog tutmaya başladı. Abisi ve sponsoru olarak hosting sağlama işi de bana düştü tabii. İnşallah benden daha fazla yazar.

[13:49] | [/misc] | # | G! |
Elektrikli Posta
Uptime
1 yıl, 26 gün, 4 saat, 31 dakika
Çocuklara Bilgisayar
Kategoriler
/ (201)
  dev/ (13)
  kod/ (28)
  life/ (2)
  linux/ (38)
    freedays/ (2)
    senlik/ (0)
      2006/ (15)
  misc/ (58)
  mobil/ (3)
  musiki/ (18)
  net/ (10)
  tech/ (9)
  web/ (5)
Zaman Makinesi
< January 2006 >
SuMoTuWeThFrSa
1 2 3 4 5 6 7
8 91011121314
15161718192021
22232425262728
293031    
Kapı Komşuları
Güzel Siteler
Ivır zıvır
XML Feed

FSF Associate Member: 2040

Powered by PyBlosxom

Valid XHTML 1.0!