İnsanların abik gubik programlama dilleri icat etmesine alışmıştım ama bu son dil beni benden aldı diyebilirim. Paranoid Programming Language type safety konusunu bir adım öteye taşıyarak type conspiracy gibi kavramları programlama gündemine sokuyor. Bence gerek Java gerekse .Net gibi platformların bu dilden korkmasında fayda var. Gerçi bu dilden (ve dünyadaki geri kalan herşeyden) korkmak için bu dili şöyle bir yarım saat kullanmanız yeter ama... Bir süre sonra insan kullandığı tamsayının gerçekten "tam" olup olmadığından şüphe etmeye başlıyor.
Thu, 23 Jun 2005
Wed, 22 Jun 2005
Bir süredir Windows yüklü olmayan bir Vaio alabilmek için İstanbul Bilişim Merkezi ile görüşüyordum. En son Sony'nin Merkezi ile görüşüp sonucu bildireceklerini söylemişlerdi. Bİr süredir kendilerinden ses seda çıkmaması üzerine kendilerine telefon ettim. Telefondaki satış elemanı Windows yüklü dizüstü istediğimi duyunca doğrudan doğruya "Sen ona yasadışı yollardan edindiğin, lisanssız Windows'unu yüklemek istiyorsun" tepkisini verdi. Yani bana açık ve net bir şekilde "hırsız" muamelesi yaptı. Evet, ben bilgisayarımda sadece ve sadece özgür yazılımlar kullanıyorum. Ben hırsızım!
Sun, 19 Jun 2005
Son zamanlarda sunucularımı takip etmek için şöyle güzel, bir ton veriyi aynı anda görüntüleyebilen bir program arayışındaydım. Tabiiki bunun için birçok program vardı fakat hiçbiri benim istediğim gibi çalışmıyordu. Mesela apche'nin istatistiklerini veya ağ trafiğini veya işlemci kullanımını takip edebiliyordum. Ancak örneğin MySQL, Apache işlemci kullanımı bellek kullanımı ve disk kullanımına ilişkin verilerin tamamını tek bir tabloda grafik halinde göremiyordum. Tam sonunda oturup Python, RRDTool ve GNUPlot kullanarak kendi uygulamamı geliştirmeyi planlıyordum ki Moodss ile tanıştım. Aynı anda birden fazla sunucuda istediğiniz bir ton şeyi takip edebiliyor. Perl, Python ve TCL ile betikler hazırlayabiliyorsunuz. Nagios gibi halihazırdaki izleme sistemleriyle entegre olup SNMP kullanabiliyor. İstediğiniz grafiği diğer istediğiniz grafiklerle birlikte takip edebiliyor, bu sayede servisleriniz ile donanım yükünüz arasındaki bağlantıyı daha iyi değerlendirebiliyorsunuz. Özellikle Apache ve MySQL için oldukça detaylı takip özellikleri mevcut. Yakında daha detaylı inceleyip belki uzun uzun birşeyler yazarım.
Sat, 18 Jun 2005
Ankara Arcadium alışveriş merkezindeki Chocolate Bar adlı güzide mekan bir daha açılmamak üzere kapanmış. Yazık, çeşit çeşit çayı kahvesiyle nefis bir mekandı. Oturup ayaküstü muhabbet ederken birşeyler yudumlamanın lezzeti tartışılmaz seviyedeydi. Neyse, belki başka bir yerde açılır...
Uzun zamandır başta e-posta listeleri olmak üzere, hiçbir yerden doğru düzgün mesaj alamıyordum. Bir sürü drop eden mesaj olduğu için de sürekli probe mesajları geliyor veya üyeliğim donduruluyordu. Ben de çok akıllı bir insan olmadığımdan bunun sorumlusunun e-posta yönlendirmesi yapan fsf.org sunucuları olduğunu düşünüyordum. Zira e-posta başlıklarına baktığımda uzun süre fsf.org'da takılıp ardından ttnet'teki asıl hesabıma ulaşmış görünüyordu. Ardından son birkaç gündür yaşadığım DNS meselelerinden sonra anladım ki suçlu yine her zamanki gibi ailemizin ISP'si Türk Telekom! Telekom'un DNS'leri memur usulü sabah 9 akşam 5 çalıştığından mıdır, yoksa gelen sorgulara "Bugün git, yarın gel" dediğinden misdir bilinmez, gariban fsf.org MX kayıtlarını bulamıyor, haliyle e-postaları bana ulaştıramıyordu. Sonunda yönlendirmelerimi doğrudan evdeki bilgisayarımı gösterecek şekilde güncelledim. Şimdi herşey düzgün çalışıyor. Bir de e-posta göndermek için TR alan adı olmayan bir SMTP relay bulsam çocuklar gibi şen olacağım.
Fri, 17 Jun 2005
İki aylık bekleyişten sonra, dün Ubuntu 5.04 Hoary Hedgehog CD'lerim elime ulaştı. Aslında Ubuntu kullanan bir insan değilim. Bİraz Debian bağımlılığı var bende. Ancak Ubuntu'nun GNU/Linux ile ilk defa tanışacak insanlar için oldukça güzel bir dağıtım olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle elimdeki Ubuntu CD'lerini çevremde isteyenlere dağıtacağım. Toplam 15 tane i386, 5 tane de AMD64 CD'si geldi. i386 CD'lerini dağıtmak kolay da AMD64 kullanan sadece bir kişiyi tanıyorum, bakalım AMD'ler nereye gidecek.
Bilmeyenler için: Ubuntu CD'lerini Ubuntu ana sayfasından sipariş edebiliyorsunuz. Dilediğiniz kadar CD, shipping ücreti dahi gerektirmeden size yollanıyor. Sizden istenen sadece mümkün olduğunca çok CD alıp bunları çevrenize dağıtmanız.
Tue, 14 Jun 2005
Yeni sevgilimle kavuşmak için bir süre daha akrabaları ile kavga etmem gerektiğini anlamıştım. Japonya'daki büyük dedeleri ile iletişime geçip sorunu kökünden çözme denemem ise başarısızlıkla sonuçlanmıştı. Ben tam bunlarla uğraşırken şu anki sevgilim de kıyafetlerinin eskiliğinden yakınmaya başlamıştı. Hani haklıydı da, son 5 yıldır hep aynı kıyafeti giyiyordu. Bir değişiklik şarttı.
Perşembe akşamı PSU'dan gelen traktör sesi ile uyandım. O anda acil bir müdahale (tekme) ile gürültüyü azalttıysam da bir türlü tamamen kesilmedi. Cuma akşamı Ankara dışına çıkıp pazar akşamı döneceğimden Pazartesiye kadar dayanmasını umarak yola çıktım. Eve döndüğümde PSU'nun hala hayatta olduğunu görmek beni çok sevindirdiyse de artık gidici olduğu her halinden belliydi. Ben de bugün sevgilime yeni kıyafetler almak üzere çarşıya çıktım ve kendisine kraliçelere layık, Chieftec marka, godzilla boyutlarında, CX-01 diye bir kasa aldım.
Alet tam bir harika. Herşeyden önce baştan sona tornavida olmadan montajı yapılabilecek şekilde tasarlanmış. 6 tane HDD 2 tane floppy olmak üzere toplam 8 tane 3.5" yuvası ve 4 tane de 5¼" yuvası var. HDD yuvaları kızaklı ve işin güzel yanı kızaklar disklere vidalanarak değil geçmeli bir şekilde tutturuluyor. İlginç bir şekilde HDD yuvaları alıştığımız şekilde kasaya paralel değil, kasayı dik kesecek şekilde yerleştirilmiş. Yani disklerin arkasındaki kablolar kasanın yan tarafına bakıyor. Ben yuvarlatılmış IDE kabloları kullandığımdan bu durum bir sorun değil tabiiki. SATA kullanıcıları için ise zaten hiç mi hiç dert yok. 5¼" yuvalar ise yine kızak benzeri bir mekanizma kullanıyor fakat kullanım şekli HDD yuvalarından farklı. 5¼" yuvalara cihazı takarken iki yanından toplam dört adet kasanın yanında gelen özel vidalardan takıp sonra kasanın önünden arkaya doğru itekliyorsunuz. En arkada bir kilit mekanizması kilk diye bir ses ile sürücüleri yerlerine kilitliyor. Oldukça hoş bir sistem.
Kasa yanında 360W'lık bir PSU ile geliyor ki bu benim yakın zamanda kurmayı planladığım raid mekanizmasını da rahatça çalıştırabilmesini sağlıyor. Zaten sistemde fazla elektrik çeken bir donanım mevcut değil. PSU üzerinde soğutma için iki fan bulunuyor. Bunlardan biri alıştığımız şekilde kasanın içine bakıyor, diğeri ise alışılmadık şekilde PSU'nun altında ve kasanın içine bakıyor. Kasa sanki üzerine fan takılması için yaratılmış. Arkada bir adet 120mm çapında, bir yanında iki adet 90mm çapında diğer yanında ise HDD soğutma amacıyla tasarlanmış 3 adet 90mm çapında fan için yuva bulunuyor. Bu sayede sisteminiz ufak çaplı bir buzdolabı halini alabiliyor. Tabii ben bu makina ile aynı odada uyuduğum için ve kullandığım makina da ısınmaya fazla meyilli olmadığından PSU dışında fan takmadım.
Neyse, sonunda güzelim uptime'ımı (73 gün 13 saat olmuştu) kaybettim, web sitem 3 saat kadar down kaldı, ama açıkçası değdi. Şu anda ayağımın altında bir canavar olmasının huzuru hepsine değiyor doğrusu. Yakında yeni sevgilime kavuşunca bu sevgilime de bir DVD Writer takmak ve ek bir HDD ile RAID yapmak gibi fantaziler peşine düştüm şimdi. Sonra da üzerine FTP, Samba falan kurup adam gibi bir dosya sunucu sahibi olmayı planlıyorum.
Not: Sevgilimin ameliyat resimlerine buradan ulaşabilirsiniz.
Fri, 10 Jun 2005
Bugün Sony hakkında şikayetlerimi iletmek üzere yurt dışında genel bir müşteri hizmetleri gibi birşey arayıp bulamayınca ben de direk Sony'nin başkanına mail atarak sorunu çözmeye çalıştım. Ancak tabiiki bu adam Bill Gates olmadığından e-posta adresini google bile bulamadı. Ben de biraz daha konvansiyonel yöntemlere dönmeye karar verdim. Sonuçta e-posta adresini doğru tahmin etmek ümidiyle Sony'nin MX'lerinden birine telnet çektim:
tonguc@deepthought:~$ telnet ns4.sony.co.jp 25 Trying 137.153.0.44... Connected to NS4.Sony.CO.JP. Escape character is '^]'. 220 ns4.sony.co.jp ESMTP Sendmail R8/Sony; Fri, 10 Jun 2005 18:20:38 +0900 (JST) MAIL FROM: tonguc et hedehodo nokta com 503 5.0.0 Polite people say HELO first HELO ns4.sony.co.jp 250 ns4.sony.co.jp Hello ...., pleased to meet you
Bu japonlar çok kibar adamlar canım...
Not: Nobuyuki Idei veya Kunitake Ando'nun e-posta adreslerini bile varsa bana iletebilir mi? Veya onlara söylerseniz, benimle iletişime geçerlerse o da kabulüm...
Thu, 09 Jun 2005
Geçenlerde S. Çağlar Onur'un yeni sevgilisi hakkında yazdıklarını okuyunca bu aralar çok yalnızlık çeken biri olarak "belki şöyle bana göre bir arkadaşı falan vardır" düşüncesiyle bağlantı verdiği siteye girdim. Girdim, ve bir baktım ki bir kuzeni var kendisinin, S3HS. Dillere destan bir dilber, Sony özene bezene yaratmış. 9 Günlük bayram tatilinde yaratılmış cinsten birşey. Bugün sokağa çıkmışken kendisini aradım, bulmam da zor olmadı. Şöyle bir gözgöze gelmemizle zaten ilk görüşte aşk mevzubahis olmuştu. Tam babasına gidip "verin onu bana, benim olsun o" diyecektim ki önce kendisinin ailemize uygun olup olmadığını bir denemenin daha mantıklı olacağını düşündüm. Babasına "içinde Windows XP olmadan alabiliyormuyum" diye sordum. Aldığım cevap hayallerimi yıktı. Ne yazık ki bu dilber Windows XP olmadan alınamıyordu. Hayallerim yıkılmış bir şekilde çıktım eve geldim. Geldiğimden beri de kendisinin soyunu, sopunu (distribütörünü) gerek telefon, gerekse e-posta yoluyla onu bana saf haliyle vermesi için ikna etmeye karar verdim. Yakın akrabalarına başvurdum, şimdi cevap bekliyorum. Eğer olumsuz cevap alırsam işi abartıp Avrupa'daki amcasını, halasını falan yani Sony Avrupa'yı arayıp onlarla konuşup bu meseleyi çözeceğim. Çok feci kafaya taktım.
Şaka maka aşk-meşk uğruna karanlık tarafa geçip Windows XP yüklü bir dizüstü alıyordum neredeyse.
Mon, 06 Jun 2005
Hala olanlara inanmakta zorlanıyorum. Sarge duyuruldu, Apple Intel platformuna geçti. Şu an sanırım tek eksiğim penceremin önünde halay çeken uzaylı karıncayiyenler belirmesi. Eğer o da olursa günüm tamam olacak...
Mor kitabımı kaybetmemin ardından scheme öğrenmeye ara vermiştim. Şimdilerde Peter Seibel'in Practical Common Lisp kitabıyla Common Lisp öğrenmeye başladım. Açıkçası daha yeni başladım ancak şimdiden Python kodlama tarzımı etkilediyorum. Artık daha küçük ve tek işi yapan fonksşyonlar yazıyorum. Daha kitabın ilk 10 bölümünü okuduğumu düşünürsek, sanırım bu CL gerçekten insanı etkiliyor. Neyse artık, kitap bitsin, detaylı bir incelemesini yazarım.