Tonguç Yumruk'un Weblog'u
Anlık olaylar, fikirler, gudik ismail vs...

Sat, 25 Sep 2004

Evet Palm üzerinden yazamıyor olabilirim, fakat en azından olan biteni okuyabiliyorum. Handrss sayesinde Palm üzerinden istediğiniz RSS feed'leri kolayca takıip edebiliyorsunuz. İster hotsync sırasında, isterseniz direk internete bağlanarak feed'leri güncelleme özelliği de mevcut. Fakat önemli bir eksiği var: Özgür Yazılım değil. Buna özgür bir alternatif bilenler varsa iletişim adresim google'da mevcut. Ayrıca UTF-8 desteği olmaması ve 64kb'nin üzerindeki feed'leri okuyamaması (Enver Altın'ın blog'unu okuyamıyorsunuz mesela) ise diğer sorunlu özellikleri.

[22:47] | [/mobil] | # | G! |

Dün akşam ne yazıkki Saklı Kent'teki Therion konserindeydim. Ne yazıkki diyorum zira hayatımda gittiğim en kötü konserdi diyebilirim. Hayır sorun Therion'da değildi. Sorun "embesil metalci genç" formatındaki, insan formuna girmiş bir grup terliksi hayvan ile Saklı Kent'in Edison'dan kalma elektrik tesisatındaydı. Bu iki yanıcı madde bir araya gelince ortam gerçekten katlanılmaz bir hal aldı. Şimdi isterseniz olayı ilk dakikasından başlayarak anlatayım.

Konser öncesi birşeyler atıştırmaya vakit bulabilmek için işten biraz erken çıktım. Güzel bir tost+portakal suyu ikilisinin ardından hazırdım ve konsere birlikte gideceğim bir arkadaşım ile birlikte Saklı Kent'e doğru yürümerye başladık. Biletlerde yazana bakılırsa kapı saat 19:00'da açılacaktı. Bu yüzden biraz da hızlı yürüyerek 18:45 gibi Saklı Kent'e vardık. Vardığımız sırada kuyruk çoktan köşeyi dönmüş, Olgunlar'a doğru uzamaya başlamıştı. Neyseki daha erkendi ve çok uzağa gitmeden sıranın sonunu bulduk. Ve beklemeye başladık... Bekledik... Bekledik.... Bekledik... Beklerken ufak tefek didişmeler yaşandı insanlar arasında. Sonunda saat 21:30 gibi (yani 2 saat 45 dakika ayakta dikildikten sonra) kapılar açıldı. Kapılar açıldıktan sonra kuyruk hareketlendi ve insanlar yavaş yavaş içeri girmeye başladı. Tam bu sırada asıl kavga çıktı. 30 kişiye yakın bir grup terliksi hayvan bıçaklarla birbirine girdi.

Saat 22:00 gibi içerideydik. Önce herkes içeri dolana kadar şarkılar çaldı. Kapı gıcırtısına kafa sallayan bir grup terliksi daha o sıralarda gaza gelmişti bile. Ardından ön grup Knightmare'in "teknik aksaklıklar" nedeniyle sahne alamayacağı söylenip "zaten siz de Therion'u bekliyordunuz, böylece daha az beklemiş olursunuz" denildi. Ne yalan söyleyeyim ön grubun çıkmayacak olmasına sevindim. Biz de yavaşça arkadaki yerimizden ayrılıp sağ taraftaki balkon benzeri yerlerde daha ön bir noktaya geçtik. Ve Therion sahneye çıktı...

Sahnede göze ilk çarpan eksiklik Martina Hornbacher idi. Her ne kadar kendisinin yerine sahne alan soprano hanımefendi de oldukça güzel bir sese sahipse de sahnede hareketi kesinlikle Martina kadar iyi değildi. Aynı sebepten Martina'ya evlenme teklifinde bulunma planlarım da suya düştü. Sanıyorum ki sahne bırakın konser vermeyi tek kale maç yapmaya dahi izin vermeyecek boyutta olduğundan Therion'un arkasında beklediğim kadar geniş bir orkestra bulamadım. Toplamda ön planda bir soprano ve geri vokalde de iki soprano ve iki tenor vardı. Sanıyorum bu enstürman eksikliğinden dolayı genelde sert ve gitar ağırlıklı parçalara yönelmişlerdi. Haliyle Clavicula Nox, Wine Of Aluqah veya Via Nocturna dinleme imkanımız olmadı. Belki daha ikinci veya üçüncü şarkı çalınırken elektrikler kesilmeseydi bu şarkıları da söyleyeceklerdi.

Evet daha iki üç şarkıdan sonra bir Türkiye klasiği olarak elektrikler kesildi. Aslında sorun elektriklerin kesilmesi değildi. Asıl sorun elektrikler kesildikten sonra insanların verdiği tepkiydi. Bilmiyorum sadece türklere mi özel, yoksa dünyanın diğer milletlerinde de en ufak bir problem çıktığında delicesine bağırıp önlerine gelen herşeye küfretmek gibi bir alışkanlık var mı? İnsan eğer haklıysa bunu insan gibi dile getirmelidir diye düşünüyorum. Yoksa durduk yerde haksız duruma düşer. Terliksi hayvanlar bağırıp çağırırken Therion'un sopranosu sahneye çıkma gafletide bulundu. Hiçbir anfiye vs... ihtiyaç duymayan o mükemmel soprano sesiyle ne olduğu konusunda hiçbir fikrim olmayan bir şarkı söylemeye başladı. Fakat tabiiki çevredeki insanların tüm uyarılarına rağmen terliksiler susmak bilmedi, haliyle sopranoda kısa süre sonra sahneden indi. Ve ardından tüm konserin belki de en ilginç sahnesi başladı. Gaza gelmiş, ve tahminen elektrik kesintisi sonunda havalandırmanın da çalışmaması sebebiyle oksijensiz kalmış bir grup terliksi kalan son oksijeni de bütün hızlarıyla tüketebilmek amacıyla Erkin Koray'dan Fesuphanallah adlı güzide eseri icra etmeye başladılar. Tabiiki tahminen diğer hiçbir konserde bunun gibi bir olay görmemiş olan Therion elemanları da sahneye çıkıp seyirciyi kameralarıyla kaydettiler.

Yaklaşık 1 saatlik bir gecikmenin ardından elektrikler tekrar geldi ve grup tekrar sahne aldı. Tekrar sahneye çıktıktan sonra benim için daha tanıdık olan The Wild Hunt ve The Invincible adlı şarkıları söylediler. Bunların ardından bilin bakalım ne oldu? Evet, tam Lepaca Kilffoth adlı albümlerinden, uzunca bir süredir hiçbir yerde çalmadıkları Melez adlı şarkıyı çaldıkları sırada tekrar elektrikler kesildi. Bunun üzerine ortalıktaki terliksilere, havasızlığa daha fazla dayanamadım ve konserin zaten artık iptal edileceğini tahmin ederek Saklı Kent'ten bir daha asla dönmemek üzere ayrıldım. Zaten öğrendiğim kadarıyla biz çıktıktan kısa süre sonra da konser iptal edilmiş.

Bütün bunların sonucunda artık Heavy Metal konserleri için çok yaşlı (24) olduğuma karar verdim. Belki çok uzun zamandır Heavy Metal ortamlardan uzak kaldığımdan oluyor, bilmiyorum ama gerçekten artık ortalıkta dolaşan terliksi hayvanlara, havasızlığa, sahnede yapılan sırf şov amaçlı yapay harekelere, kalitesiz ses sisteminden yükselen aşırı gürültülere, epileptik ışık gösterilerine katlanamıyorum. Evet, yaşlandım. Konser izlemek isteyenlere de bir fırsatını bulurlarsa Jerry Ricks'i izlemelerini öneririm.

Not: Konserde Didem Kamoy ile Doruk Fişek'e benzettiğim biri daha vardı. Fakat Doruk Fişek'in sakalsız halini uzun zamandır görmediğimden emin olamadım. Kendilerine buradan selam ediyorum.

Not2: Konserde biraderimin cep telefonuyla çektiği resimleri görmek isterseniz buradan buyrun: Bir, iki, üç

Not3: Bu satırları yazarken arka planda Louis Armstrong - A Kiss To Build A Dream On çalıyordu. Korkarım Wynton Marsalis haklı: Tek yapabileceğimiz onunla aynı yüzyılda yaşadığımız için mutlu olmak.

Not4: Abarttım

[14:46] | [/musiki] | # | G! |
Elektrikli Posta
Uptime
1 yıl, 26 gün, 4 saat, 31 dakika
Çocuklara Bilgisayar
Kategoriler
/ (201)
  dev/ (13)
  kod/ (28)
  life/ (2)
  linux/ (38)
    freedays/ (2)
    senlik/ (0)
      2006/ (15)
  misc/ (58)
  mobil/ (3)
  musiki/ (18)
  net/ (10)
  tech/ (9)
  web/ (5)
Zaman Makinesi
< September 2004 >
SuMoTuWeThFrSa
    1 2 3 4
5 6 7 8 91011
12131415161718
19202122232425
2627282930  
Kapı Komşuları
Güzel Siteler
Ivır zıvır
XML Feed

FSF Associate Member: 2040

Powered by PyBlosxom

Valid XHTML 1.0!